Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, teröre karşı medyanın belli sorumlulukları yerine getirmesi gerektiğini söyledi. Medyanın toplumun değerlerini oluşturan, aynı zamanda yıkabilen bir konumda olduğuna dikkati çeken Arslan, medyanın özellikle 15 Temmuz’da önemli bir görev üstlendiğini hatırlattı.İnsanların ve toplum içindeki kesimlerin farklı düşünebildiğini, bunun da şiddete dönüşmemesi için medyaya büyük sorumluluklar düştüğünü vurgulayan Arslan, şöyle devam etti:
“Başbakan Yardımcımız Numan Kurtulmuş’un çağrısını yineliyorum. Medya teröre alet olmamalıdır. Terörün istediği, karmaşa ve korku ortamı oluşturmaktır. Medya, terörün algı oluşturmasını destekleyecek yayınlardan kaçınmalıdır. Bunu yasal ve idari zorlamalarla değil kendi iç denetimimizle yapmalıyız. Tüm meslektaşlarıma da böyle bir çağrı yapmak istiyorum.”
Teröre alet olan medya kuruluşlarına yaptırım
Arslan, resmi ilan alan bir gazetenin sahibi ve ortakları hakkında, anayasaya karşı bir suçtan ya da terör suçlarına ilişkin dava açılmışsa yasalar çerçevesinde 60 günü geçmemek şartı ile resmi ilanlarını kesme cezası uygulandığını aktardı.Benzer şekilde asgari kadroda yer alan personele terör suçları dolayısıyla dava açılmışsa asgari kadrodan çıkarılması yönünde bir yaptırım uygulandığını anımsatan Arslan, şunları söyledi: “Bu husus kamuoyunda çok tartışıldı, hatta biraz istismar dahi edildi. Bir kişinin işten çıkarılması değil asgari kadrodan çıkarılması isteniyor. Ancak devlet bir medya kuruluşuna kaynak ayırıyorsa ve bu medya kuruluşu da teröre ilişkin propaganda yapıyorsa hakkında da dava açılmışsa böyle bir yaptırım söz konusu olur. Şayet beraat olmuşsa da telafisi yapılabiliyor.”
İnternet medyasının denetlenmesi
Arslan, internet medyasına bakıldığında ölçünün olmadığı ve her şeyin birbirine girdiği bir alanla karşı karşıya olunduğuna dikkati çekerek şunları kaydetti: “Sorumluluktan uzak bir durum var. Medya, terörü ve insanın yaşama hakkını tehdit eden unsurları destekleyici bir noktaya geliyorsa bunu kabul edemeyiz. İnternet sahasını gecekondulaşmanın yoğun olduğu bir yer olarak görebiliriz. Öte yandan bir düzenin olmadığı ve karmaşanın olduğu bir alanın yasal bir zemine oturtulması lazım. İnternet medyası ‘Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler’ anlamındaki bir sahadır. Önerim ise radyo ve televizyonların, gazetelerin, internette yayınlarını devam ettirenlerin desteklendiği, denetlendiği ve gerekli noktada da cezalandırıldığı bir sistemin oluşturulmasıdır. Fren ve gaz sisteminin ortaya konulması gerekiyor. Bu, devletin bütünlüğü, toplumsal hayatın sağlığı ve sağlıklı nesiller kurabilmek için zarurettir.”