KOCAELİ/BİK- Yönetim Kurulu Üyesi Arslan, Basın İlan Kurumu tarafından Kocaeli’nin Darıca ilçesinde bulunan Bayramoğlu Tatil Köyü’nde valiliklerin basın ve halkla ilişkiler müdürlüğü personelleri ile illerde gazete kontrol kurulu üyesi olarak görev alanlara yönelik düzenlenen eğitim seminerine katıldı.
“Resmi İlanların Yayınlaması Sırasında Karşılaşılan Sorunlar” başlıklı konuşmasına, Basın İlan Kurumu’nun dolayısıyla resmi ilan ve reklamların geleceğiyle ilgili tartışmaları anımsatarak konuşmasına başlayan Arslan, “Resmi ilanlar gidecek mi?” sorusunun; cevabı yönünden gazeteleri ve basın sektörünü doğrudan ilgilendirdiğini söyledi.
Bunun bugünün problemi olmadığını dile getiren Arslan, “Dün vardı, bugün var ve yarın da olmaya devam edecek. Şimdi etrafımıza, dünyaya baktığımız zaman medya, siyaset ve ticaret ilişkisine baktığımızda yönetimin, iktidarın, medya ile olan ilişkisine baktığımızda şöyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Bir defa hükümet etme iradesi, kitle iletişim araçlarının kontrolünü değilse bile içinde olma ihtiyacını hissediyor. Çünkü geniş kitleleri haberdar etmenin yanı sıra güdülemenin en önemli yolu kitle iletişim araçları.
Azerbaycan’da rivayet midir, gerçek midir bilemiyorum; baba Aliyev, şimdi de evlat Aliyev, yılbaşı geceleri düzenledikleri baloların ardından çek dağıtarak medyayı destekliyor. Fransa’da her bir üniversite öğrencisine bir gazete ücretsiz dağıtılıyor. İngiltere’ye baktığımız zaman bir kamu kuruluşu olan BBC’ye yılda 3 milyar sterlin destek veriliyor. Yakın zamana kadar Türkiye’nin 20 milyarlık bir yatırım bütçesinin olduğunu düşünürsek, verilen desteğin ne kadar devasa olduğunu görürüz. Dolayısıyla AB’de Basın İl Kurumu’na benzer bir kurum yok, ancak basına çeşitli yollarla desteğin verildiğini görüyoruz. Bu nedenle Basın İlan Kurumu kapatılacak, basına ilan yoluyla verilen destek kalkacak gibi yaklaşımlar günümüz şartlarında ayağı yere basan bir yaklaşım değildir” dedi.
Türkiye’de basına verilen desteğin belki formunun değişebileceğini kaydeden Arslan, KOSGEB, Hazine, Kalkınma Ajansı, İŞKUR gibi kurumların basına yönelik desteklerinin gündeme gelebileceğini ifade etti. Arslan, sadece siyasetin değil, sivil toplumun, valiliklerin, bürokrasinin de basına ihtiyacı olduğu vurgulayarak, 15 Temmuz sürecinde basının ciddi bir sınav verdiğini ve bu sınavdan yüzünün akıyla çıktığını belirtti.
“Yerel basının varlığı kamunun menfaatidir”
Yerel basına ayrı bir parantez açmak istediğini ifade eden Arslan, “Yerel basınımız yerel demokrasinin hayata geçmesini sağlıyor. Haberleşmenin yanı sıra eğitim işlevini yerine getiriyor, yerel kahramanların ve siyasetçilerin çoğalmasını sağlıyor, ekonomik haberleşmeyi sağlıyor, yerel sorunların çözümüne aracılık ediyor. Dolayısıyla yerel basınımızın var ve güçlü olması kamu menfaatinin hayata geçmesinde önemli bir aracılık hizmetini yerine getiriyor” diye konuştu.
Yaşadığı şehirden örnekler vererek konuşmasını sürdüren Arslan, 1 Ocak-15 Eylül 2016 tarihleri arasında Konya Büyükşehir Belediyesi’nin 14 bin 299 adet haberinin gazetelerde yayımlandığını, bu haberlerden 12 bin 90 adetinin yerel gazetelerde yayımlandığını söyledi. Arslan, “Konya Büyükşehir Belediye başkanı bu haberleri para karşılığı yayınlatmış olsa idi, reklam üzerinden eşdeğerine baktığımızda 5 milyon 382 bin 289 dolar, yani 15 milyon liralık bir harcama yapması gerekiyordu. Bu hesabı şunun için yapıyorum. Zaman zaman yereldeki bürokrat arkadaşlar, resmi ilanlar için ödenen paraları sokağa atılmış, kamunun parası boşa harcanmış gibi algılıyorlar. Bu açıdan size arz ettim. Aslında yerel gazetelere resmi ilan vermekle havadan bir para vermiş, kamunun hakkını boşuna aktarmış olmuyorlar. Kaldı ki 195 sayılı Kanun da Kamu İhale Kanunu da onlara bu noktada bir sorumluluk yüklüyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Gazete denetimleri mutat olarak takviminde yapılmalı”
Yıllar itibariyle bakıldığında valiliklerin görev alanında bulunan bölgelerde özellikle Büyükşehir Yasası’nın ardından resmi ilan ve reklam dağıtım oranlarında aşağı doğru bir düşüşün görüldüğünün altını çizen Arslan, ülkenin doğusundan batısına kadar sütun/santim ölçülerine yönelik yaşanan ihtilafların en kısa sürede giderilmesinin önemine işaret etti.
İcra ilanlarının yayınlanmasına ilişkin yaşanan aksaklıkların ortadan kaldırılması noktasında valiliklerin basın ve halkla ilişkiler personelinden destek isteyen Arslan, icra ilanlarının doğru mecralarda yayınlanması konusunun üzerinde durulmasını istedi.
Gazete denetimlerinin her yıl mutat yapılması gerektiğini anımsatan Arslan, denetimlerin zamanında yapılmaması ve takvimin dışına çıkıldığı durumlarda gazete işletmelerinin mağduriyetlerinin oluştuğunu vurgulayarak, yılbaşında denetim takviminin belirlenmesinin önemli olduğunu kaydetti.
Arslan, merdiven altı gazetelerin takibi noktasında Basın Kanunu’nu hatırlatan Arslan, “Basın savcılıklarımız elbette bu konunun takibini yapıyorlar, ancak ortaklaşa bir yaklaşım ortaya koyarak bunun önüne geçmemiz gerekiyor” dedi.
Arslan, 2008 yılında kaldırılan ve sektörde yıpranma payı olarak bilinen düzenlemenin 2014 yılında 2.5 yıllık bir kazanımla geri döndüğünü belirterek, bu haktan yararlanmak için Sarı Basın kartı zorunluluğunun bulunduğunu anlatarak, görev yapılan şehirlerde basın mensuplarının bu konuda uyarılmasını sözlerine ekledi.
Kazancı: BİK, hak edene hak ettiğini veren bir kamu kuruluşudur
Arslan’ın ardından Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Basın İlan Kurumu Yönetim Danışmanı Prof. Dr. Metin Kazancı da devletin resmi ilanları dağıtmasıyla ilgili sorunların 19. yüzyılın sonlarından itibaren var olduğunu söyledi. Kazancı, bunun hem basını hem de devleti ilgilendiren bir sorun yumağı haline dönüştüğünü kaydetti.
Osmanlı ve Cumhuriyet yönetimlerinde resmi ilanların dağıtımına ilişkin değişik uygulamaların hayata geçirildiğini anlatan Kazancı, Cumhuriyetin ilk yıllarında belirli bir devlet dairesi yönetiminde bu sorunun çözülmeye çalışıldığını, daha sonra ilanların dağıtımının bir şirkete verildiğini vurguladı. Kazancı, Demokrat Parti döneminde Başbakanlığı bağlı bir daire tarafından ilanların dağıtılmasının sorunun daha büyümesine ve hükümetin yoğun eleştiriler almasına neden olduğunu ifade etti.
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Kurum Yönetim Danışmanı Prof. Dr. Metin Kazancı, Basın İlan Kurumu tarihçesine ilişkin katılımcılara bilgi verdi.
Sorunun çözümüne yönelik Avrupa ülkelerini de kapsayan ciddi incelemelerin ardından resmi ilan dağıtımının; çoğulcu, tüm paydaşların yönetiminde yer aldığı, gözetim ve denetim mekanizmalarının oluşturulduğu yeni bir kurum tarafından yapılmasına karar verildiğini ifade eden Kazancı, Basın İlan Kurumu’nun 1961 yılında 195 sayılı Kanun ile kurulduğunu anımsattı.
Basın İlan Kurumu’nun en yüksek karar organının Genel Kurul olduğunu belirten Kazancı, basın, hükümet ve tarafsızlığıyla bilinen kurum temsilcilerinden oluşan bu katılımcı yapının, Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerini belirleyerek görevlendirdiğini anlattı.
Çoğulcu ve denetim ağırlıklı bu yapının günümüzde sık sık sözü edilen şeffaf yönetim anlayışının Basın İlan Kurumu’nda 1961’lerde uygulanmaya başlanan bir sistem olduğunun altını çizen Kazancı, “Bu çoğulcu, saydam yapısıyla Basın İlan Kurumu şaibelerden uzak, eşitlikçi, hak edene hak ettiğini veren bir kamu kuruluşu olmuştur. Övünçle belirtmek gerekir ki bu özelliği nedeniyle Basın İlan Kurumu, bugüne kadar hiçbir ciddi soruşturmaya hedef olmamış, dürüst bir kamu kuruluşu olarak ülkesine hizmet etme başarısını göstermiştir” dedi.
Eğitim Semineri yarın, Basın İlan Kurumu İlan Hizmetleri Müdürü İdris Çam’ın, “Resmi İlan ve Reklam Yayınlayan Gazeteler ile Kurum Mevzuatı”; aynı Müdürlükten Şef Yardımcısı Yunus Emre Uzel’in, “Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliğinin Gerekçeleri”; Yunus Emre Uzel ile Erkan Günay’ın, “Süreli Yayınlar Yönetmeliğinin 67 Sayılı Genel Kurul Kararıyla Karşılaştırılması ve İcmal Varakaları” ve Bilgi İşlem Hizmetleri Müdürlüğü Bilgi Sistemleri Yöneticisi Fatih Teke’nin, “İcmal Varakalarının Web’den Alınması ve Ek Göstergeler” konulu sunumlarıyla devam edecek.