İlgili gazete “İki Vakada Ülke Gerçeği” manşetiyle Basın İlan Kurumunun (BİK) medya kuruluşlarına gönderdiği ve Dr. Mehmet Gedizli’nin yazdığı Türkçenin İsimler Sözlüğünde “kadınlara yönelik aşağılayıcı ifadelerin yer aldığı görüldü.” şeklinde bir haber yapmıştır.
Basın İlan Kurumu özellikle yerel gazetelerden gelen talepler doğrultusunda; gazetelerin haber üretim süreçlerinde Türkçe kelimeleri, deyimleri doğru kullanmaları, gazetecilerin ve muhabirlerin ellerinde bir kaynak kitap olması için hâlihazırda piyasada olan sözlüklerden oluşan bir kaynak eseri yeniden yayımlama yoluna gitmiştir. Dr. Mehmet Gedizli tarafından hazırlanan Türkçenin İsimler Sözlüğü, Türkçede Öbek İsimler Sözlüğü, Türkçenin Fiiller Sözlüğü, Türkçede Benzer Anlamlı Kelimeler, Türkçede Karşıt Benzer Anlamlı Kelimeler, Yazabilmek, Okuyabilmek, Söyleyebilmek eserlerinin yeniden basımı yapılarak, basın kuruluşlarına hediye edilmiştir.
Bu eserlerin gönderildiği gazetelerden olumlu geri dönüş alınmış ancak bugün (17.09.2020) Halkın Gazetesi Birgün isimli gazete bu eseri ve Basın İlan Kurumunu karalamaya yönelik haber yapma yolunu tercih etmiştir.
Daha önce kendilerinin de Türkçe bazı kelimeleri yanlış kullandıkları için resmi ilanlarının kesilmesi yönünde müeyyideye uğradıklarını unutmuş, yaptığımız bu hizmeti takdirle karşılamaları beklenirken yine yalan, yanlış haberlerle kamuoyunu yanıltma yoluna gitmişlerdir. Kaldı ki, haberi yaparken kendi sitelerinden de yayınladıkları (https://www.birgun.net/haber/mahkeme-kararini-verdi-cinsiyetci-kelimeler-sozlukten-kaldirilmiyor-213910 ) Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdare Dava Dairesi’nin 07/09/2020 T., 2018/474 E.-2018/912 K. sayılı kararına bakma ihtiyacı bile görmemişlerdir.
Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde var olan kelimeler ve konu ile alakalı mahkeme kararları
Türk Dil Kurumu Başkanlığı’na yapılan ve “kirli”, “esnaf”, “müsait”, “yollu”, “serbest”, “kötüleşmek”, “boyalı”, “oynak” gibi kelimelere ait bazı tanımların Türkçe sözlükten çıkarılması talebinin zımnen reddedilmesi üzerine başvuru sahibi tarafından iptal davası açılmıştır. Söz konusu davada Ankara 18. İdare Mahkemesi’nin 29/12/2017 T., 2017/1037 E.-2017/3595 K. sayılı ilamı ile Türk Dil Kurumu Başkanlığı’nın idari işleminde hukuka aykırılık olmadığına hükmedilmiştir. Davacı taraf anılan karara karşı istinaf kanun yoluna müracaat etmiş ise de Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdare Dava Dairesi’nin 13/06/2018 T., 2018/775 E.-2018/783 K. sayılı ilamı ile istinaf talepleri kesin bir şekilde reddedilmiş ve dava Türk Dil Kurumu lehine neticelenmiştir.
Tekzibe konu haberde verilen başka bir davada ise Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin 29/06/2017 T., 2015/1540 E.-2017/2206 K. sayılı ilamı ile bazı kelimelerin ve anlamlarının Türkçe sözlükten çıkarılması talebinin Türk Dil Kurumu Başkanlığınca reddi yönündeki idari işlemi iptal edilmiştir. Türk Dil Kurumu Başkanlığı, anılan iptal hükmüne karşı istinaf kanun yoluna müracaat etmiştir. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdare Dava Dairesi’nin 07/09/2020 T., 2018/474 E.-2018/912 K. sayılı ilamında “ayrımcılığın ve ötekileştirmenin dilde bulunan kelimelerden değil, bireylerin düşünce yapısına dayalı eylemlerinden kaynaklandığı kaydedilen kararda, aksi durumun Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde düzenlenen hakaret suçu kapsamındaki tüm kelimelerin Türkçeden çıkarılması sonucunu doğuracağı, bu durumun ise fiilen ve hukuken mümkün olmadığı” gerekçesine yer verilerek istinaf talebinin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verilmiştir.
Aynı kararda, şu tespitlere yer verilmişti:
“Her dilde olduğu gibi Türkçede de olağan hayatın içerisinde yer alan olumsuz durumları ifade etmek için dava konusu kelimelere benzer bazı kelimelerin bulunduğu, bu kelimelerin varlığının ayrımcılık ve ötekileştirme nedeni olarak kabulünün mümkün olmadığı, aksine davalı kurum tarafından internet sitesinde ve basılı sözlükte bu kelimelere yer verilmek suretiyle kişilerin daha dikkatli davranmasının sağlanacağı, bu sözcüklerin kullanıldıkları yere ve amaca göre suç unsuru sayılabileceğini alenileştirmiş olacağı, dolayısıyla kadına karşı yapılabilecek ayrımcılığın önlenmesine hizmet edeceği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”
Bu gazeteye ve onu kaynak alarak aynı yanlış haberi çoğaltan haber kuruluşlarının bir an evvel gerçek vazifelerine yönelerek kamuoyunu aydınlatıcı, toplumun aynası olacak şekilde, doğru, dürüst, etik haberlerle gazetecilik faaliyetlerini sürdürmelerini temenni ederiz.