Programın yönetimini BİK Genel Müdür Yardımcısı Dr. Mustafa Canbey üstlendi. Canbey’in “Geçen sene her ay yaptığımız programımızın bu yıl ilk programıyla sizlerleyiz. Bundan sonra BİK ve TYB İstanbul Şubesi ile ortak yürüttüğümüz projemizde her ay basın dünyasında öne çıkan gündemleri, gazeteci üstadlarımızla birlikte değerlendirmeye devam edeceğiz. Bugün konuk ettiğimiz Hasan Öztürk basının her alanında çalışmış ardından televizyonculuğa geçmiş deneyimli bir gazeteci. Kendisinden evvela Afrin Operasyonu’nu gazeteci gözüyle değerlendirmesini isteyeceğim. Ardından gazeteci adayı gençlerimiz için mesleğe dair deneyimlerini bizimle paylaşmasını rica edeceğim.” açılışıyla başlayan programa çok sayıda ilgili katıldı.
Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin’de Zeytin Dalı Harekatı’nı yürüttüğünü hatırlatarak, “Millet yüzde 85 oranında operasyona destek veriyor. Destek azalsın diye algıları değiştirmek için Esed’in bombaladığı yerlerdeki görüntüleri getirip sanki Afrin’de yapılmış gibi kullanılan kimyasal gazlarda can çekişen, ölmüş insanların fotoğraflarını koyup burada yapılmış gibi yapmaya çalıştılar. Bunlar tutmadı.” dedi.
“Haber tarafsız olur ama gazeteci tarafsız olamaz.”
Söyleşide Hasan Öztürk, Türkiye’de medyanın kendi alanına doğru çekildiğini anlattı. Öztürk, tarafsızlık diye bir şeyi kabul etmediğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir gazeteci tarafsız olamaz. Baktığı bir pencere, bir yer var ve o yerden bakıyor. Biz fabrika işçileri değiliz, fikirleri olan insanlarız. Dolayısıyla gittiğimiz yerleri seçerek gidiyoruz. Gazetecilik konusunda ben tarafsızlığın sadece bir kandırmacadan ibaret olduğunu düşünüyorum. Haberin tarafsızlığına gelince bu başka. Objektif gazetecilik meselesinde haberin tarafsızlığı. Bir olay neyse olduğu gibi yansıtmaktır. Haberin tanımı bu. Haberden sonraki yorum kısmında kimse tarafsız değil.”
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin’de Zeytin Dalı Harekatı’nı yürüttüğünü aktaran Öztürk, “Türkiye’deki bu millet yüzde 85 oranında operasyona destek veriyor. Destek azalsın diye hem Türkiye’deki kamuoyunu hem de uluslararası kamuoyunu yönetmek, algıları değiştirmek için Esed’in bombaladığı yerlerdeki görüntüleri getirip sanki Afrin’de yapılmış gibi kullanılan kimyasal gazlar, diğer yerlerde kullanılmış kimyasal gazlarda can çekişen, ölmüş insanların fotoğraflarını koyup burada yapılmış gibi yapmaya çalıştılar. Bunlar tutmadı.” değerlendirmesinde bulundu.
Hasan Öztürk, Türkiye’de “haber şehveti” diye bir algının olduğunu dile getirerek, “önce ben vereyim”, “atlatayım” ya da “haberden kopuk kalmayayım” düşüncelerinin gazetecileri sorumluluklarından uzaklaştırdığını kaydetti.
Terörle mücadele edildiğini vurgulayan Öztürk, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Şunu da biliyoruz ki teröristin başarısı, katlettiği insanların sayısı kadar değil, ekranlarda ve gazete sayfalarında yer bulduğu kadar başarılı oluyor. ABD 11 Eylül saldırları diye bir saldırıyla karşı karşıya geldi. 4 bin insan öldü ama bir ceset görüntüsü yok. Sadece müdahale eden itfaiyecilerin bitkin hallerini görüyoruz. İspanya tren garları, hiç ceset gördük mü? Görmedik. Aynı medya Gezi olayları başlamadan hemen önce Taksim’i görecek şekilde konumlandılar. Günlerce Taksim’i işgal eden marjinal terör gruplarının eylemlerini buradan dünyaya yayınladılar.”
Soru/cevap bölümünden sonra program Dr. Mustafa Canbey’in BİK Yayınları’ndan çıkan Salık Veren Muhibban ve Türk Basınında Cemil Meriç eserlerini Hasan Öztürk’e takdim etmesi ve TYB İstanbul Şubesi Başkanı Mahmut Bıyıklı ile hatıra fotoğrafı çektirmesiyle sona erdi.