Afganistan, Filistin, Irak, Suriye gibi çatışma bölgelerinde uzun yıllar savaş muhabirliği yapan ve şu an DHA’da çalışan İrfan Sapmaz, deneyimlerini yeni nesil gazetecilik eğitimine katılanlara aktardı. Tecrübe paylaşımı kapsamında eğitime katılanların soru yağmuruna tuttuğu Sapmaz, eğitim içinde sahada birlikte gazetecilik yaptığı Anadolu Ajansı Fransa muhabiri Ömer Aydın ve CNN Türk muhabiri İsmail Umut Arabacı ile canlı yayın bağlantıları gerçekleştirdi.
İrfan Sapmaz gelişen teknoloji ile birlikte gazeteciliğin de geliştiğini ve dönüştüğünü yaşadığı olaylar üzerinden şöyle anlattı; “Ben kameramanlarla habere gitmiyorum. Bunun yerine bütün teknolojimi yanımda taşıyorum. Haber yapmaya genelde tek başıma gidiyorum. Hızlı hareket etmekten tutun da daha az maliyetli olmasına kadar birçok faktör bu kararımda etkili oluyor.
Son on yıldır kendi arşivimi yapıyorum. Bunun öncesinde arşiv yapmam çok mümkün olmuyordu. Afganistan’a gittiğimde bazen iki ay bazen daha fazla kalmak durumunda kalıyordum. Bu kalışlarda ne ailemizin ne de çalıştığımız kurumun bizden haber alması mümkün olmuyordu. Ama artık teknoloji çok gelişti. Gazetecilik de bu anlamda gelişim gösterdi.
Zeytin Dalı Harekâtı sırasında Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte olayları takip ettim. TSK ile gitmedim çünkü TSK sıcak çatışmalara gazeteci götürmez. Yaşadığım deneyimler nedeniyle dünyadaki 10 savaş muhabiri arasında yer alıyorum. Suriye’de çatışma bölgelerine kendi bağlantılarımı kullanarak girebildim. Bu işte bağlantılar önemlidir. Eğer savaş muhabiri olmayı düşünüyorsanız, bağlantıların önemli olduğunu mutlaka bilmeniz gerekir.
Rekabetin en yüksek olduğu mesleklerden bir tanesi gazeteciliktir. Zeytin Dalı Operasyonunu takip etmek için ÖSO ile birlikte hareket ettiğimde, ilk çatışma anlarında 4,5 saat boyunca canlı yayında kaldım. Bölgeyi terk etmem istendi ama terk etmedim. Teknolojinin gazetecilikle ilgili sunduğu hemen hemen tüm cihazlara sahibim ve onları üzerinde taşırım. Harekât sırasında İngilizce ve Türkçe olarak sosyal medya hesaplarım üzerinden canlı yayınlar yaptım.”
Yeni teknolojiler gazeteciliği de geliştiriyor
Sapmaz kullandığı cihazlar hakkında bilgiler verirken, savaş muhabiri olmak isteyenler için de deneyimlerinden yola çıkarak şu tavsiyelerde bulundu; “Burseya’dan çok özel görüntüler paylaştım. Ben 5-6 saatlik çekim yaparım ancak ajans bunun sadece 5 -6 dakikasını servis eder. Gazeteci olduğunuzu saklayacağınız yerler var, göze sokacağınız yerler var. Bunu iyi analiz etmelisiniz. En son takip ettiğim operasyon sırasında iPhone 8, GoPro, DJI Osmo gibi cihazları kullandım. Eski ile yeni arasında kıyas yapıldığında teknoloji çok gelişti, çok değişti ve daha ucuzladı.
İkiz Kuleler’in vurulması olayı yaşandığında ben Bakü’deydim. Kısa bir süre sonra Afganistan’a geçmek için hareket ettim. Pakistan – Tacikistan sınırında yaklaşık 10.000 gazeteci vardı ve haber yapmak için sınırdan içeriye girmeyi bekliyorlardı. 120 gazetecinin içeriye girmesine izin verdiler. Türkiye’den içeriye girmesine izin verilen tek gazeteci bendim. Elimdeki cihaz sayesinde Amerika Birleşik Devletleri’nin Afganistan’ı ilk vurma haberini ben yaptım. Thuraya uydu telefonunu orada kullandım ve iki ay sonra Kurumuma bu kullanımın faturası 52 bin dolar olarak yansıdı. Yani oldukça pahalıya mal oldu.
Savaş muhabirliğinde hayati riskler vardır
Bazen tek bir cihazı elinizde tutup koşarken bile çekim yapabilirsiniz. GoPro ve VR çeşitli cihazlarla istediğiniz haberciliğe imza atabilirsiniz. 66 gün boyunca Suriye’de ÖSO askerlerinin korumasındaydım ve bir ÖSO askeri gibi hareket ettim. Bu işte önem arz eden önemli noktalardan biri de sahadan gelen haberleri işleyen masa başındaki gazetecinin de saha geçmişinin olmasıdır. Masa başındaki gazetecinin de sahayı iyi bilmesi, o heyecanı yaşaması gerekir ki ortaya gerçekten iyi haberler çıkabilsin. Savaş muhabiri olarak uymamız gerekli kurallar vardır. Eğer bu kurallara uymazsak bedelini ağır ödeyebiliriz. Görev başında hayatını kaybeden çok arkadaşımız oldu. Örneğin ben Burseya’daki tünellere hiç girmedim. Çünkü hayati tehlike çok yüksekti.
Canlı yayınlarda asla ceset görüntülerini yayınlamam. Zaten Türkiye’de bu tarz görüntülerin yayınına izin verilmez. Eğer uluslararası gazeteciliğe soyunacaksanız ve savaş muhabirliği alanında uzmanlaşacaksanız, bu işin yabancı dil olmadan olmayacağını bilmeniz gerekir. Ben İngilizce, Arapça, Rusça ve Farsça da biliyorum.”
İrfan Sapmaz yaklaşık beş saat süren eğitimini mesleğin zorluklarını ancak mesleğini çok severek aşabileceğini aktararak sonlandırdı.
BİK Genel Müdürlüğü’nün Cevizlibağ’daki binasında altı hafta boyunca sürecek olan eğitimlere dair detaylı bilgilere Kurumun web sitesi (www.bik.gov.tr) ile yeninesilgazetecilik.com adresi üzerinden ulaşmak mümkün olacak.