Hatay Devleti’nin resmi gazete yayınlarının yer aldığı, Prof. Dr. Zakir Avşar ve Doç. Dr. Mücahit Küçükyılmaz imzasıyla iki cilt olarak çıkartılan Hatay Devleti Resmi Gazetesi eseri, kentin o dönemde Türkiye’ye bağlılığını ve yaşanan tarihi süreci dünyaya anlatacak.
Basın İlan Kurumu yayınlarından çıkan eser, 2 Eylül 1938’den 29 Haziran 1939’a kadar 10 ay bağımsız olan Hatay Devleti’nin çıkarttığı resmi gazete yayınlarının bir araya getirildiği ilk eser olma özelliği taşıyor.
Kitabın hazırlanma süreciyle ilgili AA muhabirine bilgi veren Prof. Dr. Avşar, TBMM Kütüphanesi’nde başka bir çalışma yaparken orada Hatay Devleti’nin resmi gazetesi diye bir kayıtla karşılaştığını kaydetti.
Bu kayıtların çok ilgisini çektiğini aktaran Avşar, “Fakat bunlar sadece Türkçe yapıldığı döneme ilişkin bugünkü Latin alfabesiyle yapıldığı döneme ilişkin kayıtlardı. Resmi gazetenin o nüshalarını, sayılarını içeriyordu. Tamamının arayışına düştüm. Pek çok kütüphaneyi yokladım, bulamadım. Ondan sonra sadece Hatay’da Cemil Meriç Halk Kütüphanesi’nde bazı nüshalarının olduğunu gördük. Ondan sonra Mücahit beyle beraber nüshaların peşine düştük.” diye konuştu.
Hem TBMM hem de Hatay’daki nüshaların içerisinde eksiklerin olduğunu fark ettiklerini anlatan Avşar, iki eksikten bir tam çıkartmaya çalıştıklarını vurguladı.
“Bölge tarihi için de çok önemlidir”
Avşar, bazı sayıların eksik olduğu bir çalışma gerçekleştirdiklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Peki bu çalışmayı neden yaptık. Şunun için yaptık. Bu bir tarihi vesikadır. Toplam 89 sayı çıkmış. Önce İskenderun Sancağı döneminde peşinden de Hatay Devleti döneminde 89 sayı çıkmış bir tarihi vesikadır. Birinci elden kaynaktır. Araştırmacılar için çok değerlidir. Hatay tarihi çalışmak isteyenler için ayrıca değerlidir. Ama bölge tarihi için de çok önemlidir. Zaman zaman Hatay tarihi ile ilgili ileri geri konuşan ülkeler oluyor. Buraya baktığınız zaman aslında Hatay’ın hiçbir zaman, tarihin hiçbir döneminde kendileriyle alakalı olmadığını bu kayıtlar ortaya koymaktadır. Esas yola çıkış sebebimiz de bizim budur. “
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Doç. Dr. Mücahit Küçükyılmaz da çalışmanın, Zakir hocanın başka bir araştırma sırasında bu nüshaları fark etmesiyle bir vesilesi ile başladığını aktardı.
Sonrasında 2 ayrı kütüphaneden farklı nüshaları toplayarak bin 300 sayfalık bu eserin ortaya çıktığını ifade eden Küçükyılmaz, “Bunun önemi, resmi gazetenin hem üslubuna hem oradaki yazışma usullerine, tarzına baktığınız zaman Türk devlet geleneğinin izlerini birebir yansıtıyor olmasıdır. Bu da Hatay’ın kimliğine dair kuvvetli bir ipucu veriyor bize. Ve manevi anlamda bakıldığında da bu belgeler, Hatay’ın aslında bir Türk toprağı, Türk beldesi olduğunun bir tapu sicili hüviyeti görüyor.” şeklinde konuştu.
“Gazi Mustafa Kemal’in zihnindeki planın işlediğini de gösteriyor”
Tabi o dönemde Gazi Mustafa Atatürk’ün Hatay’ın anavatana katılması için epey çalışmalar yaptığını vurgulayan Küçükyılmaz, şöyle devam etti:
“Tayfur Sökmenlerin, Abdurrahman Meleklerin yürüttüğü bir mücadele de var. Misakımilli’yi bir tamamlama, bütünleme mücadelesi de var. Türkiye’nin genel anlamda Musul, Kerkük gibi bölgeleri de yine Misakımilli sınırları içerisinde olan bölgeleri de ülkeye dahil etme çabası var. Bu Hatay Devletinin kurulması, önce İskenderun Sancağı Ankara Antlaşmasıyla 1921’de sonrasında da bunun 1937 de Milletler Cemiyeti’nin aldığı karar sonrası Hatay Devleti’ne dönüşmesi. Hep Gazi Mustafa Kemal’in zihnindeki planın işlediğini de gösteriyor. O aynı zamanda Afet İnan’ın yazdığı Tarihe Tanıklık Edenler adlı kitabında biz biliyoruz ki Gazi Mustafa Kemal, benzer şekilde Hatay Türk devleti örneğine benzer şekilde farklı devletçikler kurdurmayı düşünüyor. Yani Osmanlı bakiyesi ve Türk toplumunun yaşadığı bölgelerde daha sonra ise bunları ana strateji dahilinde Türkiye’ye dahil etmeyi planlıyor. Tabi buna ömrü yetmiyor.”
Küçükyılmaz, Gazi Mustafa Kemal’in vefatından sonra Hatay’ın hızlı bir şekilde Türkiye’ye dahi olduğunu hatırlattı.
Hatay’ın Türkiye ile ayrılmaz bir bütün olduğunu bu belgelerde gördüklerini ifade eden Küçükyılmaz, “İşte biz bu Hatay Devleti Resmi Gazetesi’ne baktığımız zaman, belki her zaman düzenli çıkmamış, zaman zaman çıkmış olan vesikaya baktığınız zaman da aslında Hatay’ın Türkiye ile ayrılmaz bir bütün olduğunu görüyoruz. Hem devlet yönetiminde yer alan kişiler, onların geçmişleri, çünkü onların hemen hemen hepsi Kuvayi Milliye mücadelesinin önderleridir aynı zamanda, hem de oradaki vesikanın, belgenin mahiyeti itibariyle, yani yazışma usullerine, cümlelere konulara baktığınız zaman hem içerik hem de biçim itibariyle biz bunların birebir Türkiye’nin devlet geleneğini yansıttığını görüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Cumhurbaşkanımız detaylı şekilde inceledi”
Çalışmayla ilgili Hatay’dan beklediklerinin çok üzerinde olumlu tepki aldıklarını aktaran Küçükyılmaz, şunları aktardı:
“Hatay milletvekillerimiz, özellikle Abdulkadir Özel defalarca arayıp tebrik etti, sorular sordu. Eseri elde etmek için ve bu eserin yaygınlaştırılmasına katkı sağlamak için epey çabalar sarf etti. Yine Hatay valimiz bu konuya epey destek verdi. Yine sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda bir tebriki söz konusu oldu. Çalışmayı detaylı bir şekilde inceledi. Hatta bazı yazışmalarla ilgili resmi gazetede çıkan kanunlarla, kararnamelerle ilgili sorular sordu. Bu çalışmalar, Suriye meclisinin geçenlerde aldığı sözde karara da çok açık bir cevap olduğunu da göstermiş oldu. Hatay Türk toprağıdır, bu konuda bir cevap vermeye gerek yok ama tarih kendine zaten cevabı veriyor.”